09 Şubat 2008

Emziğimize Elveda

Bulun bakalım bu üç resim arasındaki ortak noktayı. Sevimli bir suratta, küçücük bir ağızda kocaman bir emzik yüzünün ortasında. Ama bunlar görüp göreceğiniz son emzikli resimleriniz. Artık biz hayatımızdan bu slikon zımbırtıyı çıkardık, attık. Hem de Ekim ayında yani neredeyse 4 aydır onsuz bir yaşama alıştık hızla. Bizim için zaten süper bir olay, yok yıka, taşı, bul, kaynat vesaire vesaire. Ama asıl büyük değişiklik Defne'nin yaşamında oldu elbette. Her sıkıldığında, özellikle de uykusu geldiğinde birlikte olmak istediği en yakın dostunu annesi ve bakıcısı Jane, alavere ve dalavere yaparak elinden aldılar. Hem de sancısız ve onu pek üzmeden. Şimdi işin sırrını açıklayacağım ama önce kızmla sonra da bu yöntemi başarıyla ikinci kez uyguladığım için kendimle gurur duyduğumu söylemeden geçemeyeceğim. Bir adet artık ortadan yok olmasını istediğiniz emzik alınır. İtinayla diğer emzikler ortadan kaldırılır. SOnra bir makas yardımıyla emziğin ucundan azıcık kesilip, temizlenip istediği anda ufaklığın ağzına verilir, geçilip karşısına keyifle ne tepkiler vereceği izlenir. Defne çok şaşırdı, hiç hoşlanmadı önce ama dilini içine sokup oyun yapmayı keşfedince o şekilde emmeye devam etti. O günü geçirdikten sonra ister ertesi gün isterseniz bir kaç gün sonra o makas ve o emzik alınarak ikinci bir kesme operasyonu daha yapılır. Gene ucundan acık yani. Böylece bir kaç seferde emzik kısaltılarak pek de rahat emilemez hale getirilir. Tabi ki bu aşamada sürekli öff çek kötü olmuş, kak bu , piş bu gibi konuşmalarla onu çöpe atmanız gerektiğini anlatın, hatta kendinin atması için teşvik edin. Biz de Ezgi gidip kendiliğinden atmıştı çöpe. Defne ise kendisi kıyamadı atmaya ama bir hafta içinde zaten ağzında tutamadığı emzikği olmadan uyumalarına başladı, fırsattan istifade biz gönderdik onu da çöpe.










Heyecanlı hatta eğlenceli bir süreçti yaşadığımız ve zorlanmadan atlatabildiğimiz için hepimiz çok sevindik. Darısı tüm arzu duyanların başına.

Kısa Saçlar

İşlerin yoğunluğundan, hayatın koşturmacasından ipin ucu bir kere kaçtı mı bir daha yakalayabilene aşkolsun. Döndüm baktımda son bir kaç postuma Defne'nin Haziran ayında o upuzun saçlarına veda edişinden ve yeni halinden hiç bahsetmemişim. Çok saçlı doğdu Defne, üstelik genelde olan ve beklenen sonradan dökülme hali de hiç yaşanmadı. Upuzun saçlarıyla 8-9 aylı çocuğu orada burada görenler onun inanmazlardı henüz bir yaşında bile olmadığına. Eh haliyle biraz tombiş bir şeyde olunca o görüntüyü vermiyor değildi. Ama küçük çocukla, uzun saçlarla başetmek kolay iş değil, hele ki sıcak bir memlekette. Evde de saç düşmanı bir baba olup kestirin baskılarına sürekli maruz bırakırsa, ilk Türkiye'ye gidişimizde soluğu kuaförümüzde aldık. Ama ya ben tam anlatamadım ya da o anlayamadı, benim kuzumun saçlarını budayıverdi en kısasından. Böyle kısacık oğlan gibi bir tip kalakaldı. Ama moral bozmamak adına olsun olsun çok rahat eder tesellileriyle döndük eve. Saçlarına o gün kıyamayan ablanın, Defne'nin aldığı övgüler karşısında saçlarını kestirmek istemesi üzerine ertesi gün gene oradaydık. Ama bu sefer ilkinden tecrübeli ben kartal gibi çöktüm üzerlerine ve isteğimiz dışında kısaltılmasına derhal engel oldum.
Ama gerçekten de rahat ettik üzellikle banyo ve havuz seanslarından sonra. Ama gene de benim gönlüm galiba saçlarının uzun olmasından yana. Ama söylemedi demeyin üzerimizde benim saçlarım içinde olmak üzere yoğun bir baba baskısı var.

08 Eylül 2007

İnci Dişler

Sizce bu tatlişkonun elineden hep ağzında??Evet bu bebekler/çocuklar hakkında biraz birşeyler bilen herkesin kolaylıkla yanıtlayacağı bir soru. Bu resimlerin çekilmesinin üstünden yaklaşık 2 ay geçti ve onun o minik ağzındaki minik incilerin adedi de arttı. Ama ne ben ne de Jane sayılarını doğru olarak tespit edemiyoruz. Ağzını açıpta baktırmıyor kerata. Parmağımızla yoklayalım dersek ısırılan bir parmakla ve can acısıyla kalakalıyoruz ortada. O yüzden kahkahalarla güldüğü anlarda neşesine odaklanmaktansa hazır ağzı açılmış diye dişleri saymaya uğraşıyoruz. Ama bu güne kadar o ağzı hepsini sayacak kadar uzun süre açık tutamadık. Yaptığımız zorlu araştırmalar sonucunda kolaylıkla sayabildiğimiz ön dişlerinden başka arka azılarında bir kısmının geldiğini söyleyebiliriz.

Diş demişken Defne de çok sancılı diş ağrılı geceler yaşamadık. Ama zamanında Besa'dan duyduğum ve o zamanında bahsetmese asla ilişki kurmayacağım ve de komik bulduğum bir şeyi yaşıyoruz diş dönemlerinde. Tecrübelerimiz bize gösterdi ki, Defne ne zaman durmadan kaka yapsa, her bezi kakalı çıksa, diş çıkardığı tarafımızdan tescil ediliyor. Bir bilen varsa aradaki ilişkiyi bana da anlatsın ya. Yani özetle biz yeni dişi hep kakalı bezlerle karşılıyoruz. Boklu Defne'nin inci dişleri.

Kitaplar

Bizim minik kuzu her şeye ilgi gösterdiği gibi kitaplarla da pek bir haşır neşir oluyor. Hele ki kitapta bir de hayvan resimleri olmasın. Ama muhabbeti en çok kedilerle ve ineklerle. Kimbilir belkide henüz onların sesini daha iyi taklit ettiği içindir. Özellikle de kedi resmi gördüğü zaman çok mutlu oluyor. Küçük hanımın kitap sıkıntısı yok çünkü zaten kendi şahsına alınmış ya da zamanında ablasından kalmış halde hazırda büyük resimli, rengarek kitapları var. Ama ondan başka ortalama beş yaş grubuna hitap eden Ezgoş'un kitapları da ufkunu açıyor olabilir. Sanırım ikinci çocuk olmanın bir farklılığı da siz isteseniz de istemesiniz de ufaklığın çok daha fazla data girişine maruz kalması. Bu çoğu zaman iyi birşey olsa da zaman zaman olumsuzluklar da yaşanmıyor değil, ama yararları yanında bu şimdilik söz konusu edilecek şey değil. Yukarıdaki resimde bir kitap araştırıp bakınma seansında ablası tarafından rahatsız edilen Defne'yi görüyorsunuz, diyeceğim ama onun pekte rahatsız olmuş gibi bir hali yok değil mi?
En favori kitaplarımız bütün çocuklarda olduğu gibi
müzikli kitaplarımız. Hani bilirsiniz sizde, başta Pıtırcık serisi olmak üzere,kitap özelliğinden çok daha fazla basit ama hoş müzikleri ile öne çıkanlar. Eğer bu satırları okuyorsanız çocuğunuz olma olasılığı yüksek, o zaman "beyaz bembeyaz elbiselerim......." ya da " on mavi şişe sallanıyor...." o da olmadı " düt düt düt düt düüüüüüt koşun çocuklar....." şarkıları size çok tanıdık geliyor olmalı. Eğer sizde de bu kitaplardan varsa zaman zaman siz de pillerini imha ederek huzura ermeyi istediniz mi? Evet evet arada böyle düşünsemde (onlarca kez üst üste dinlemekten hemen sonra) onları dinlerken o kadar mutlu oluyor ki.
İnsanın çocuğunun olması, normal zamanda tahammul sınırınızın çok altlarda olduğu şeylerden bile zevk almayı öğrenmesidir (Bu da günün özlü sözü gibi bir şey oldu) .


04 Ağustos 2007

Seksi Şempaze

Kuzunun annesi bu aralar tembelliğinden mi, hayatın yoğun temposundan mı yoksa kuzunun kendisine yoğunlaşmaktan onunla ilgili yaşanılanları biriktirmesinden mi bilinmez bir türlü sayfasına yeni resimler, yeni haberler koyamadı. Halbuki o kadar çok şey birikti ki hızla gelişen Defnoş ile ilgili. Şeytanın bacağını kırıp önce çok hoşuma giden seksi şempaze hallerini koyayım istedim. Aman aman benim şimdilik bu halleri hoşuma gidiyor da ilerde de böyle bir şey olursa çekeceğimiz var demektir. Çünkü bu durum şimiden babasını rahatsız etmeye başladı. Ama kuzucuk ne yapsın, anne ve Jane onu böyle görmekten hoşlandığından o da salına salına ne giydirirlerse gezinip duruyor.
Ama öyle böyle değil gerçekten çok şeker oluyor. Defne hanımın şekerliği sade güzel görünüşünde değil tavrında sevimliliğinde bir de. Öyle şirin oyuncu bir şey oldu ki. Lokum gibi insanın alıp uzun uzun çiğneyip tadına varası geliyor. Bir de üsttüne başına bir düşkün oldu ki şimdiden sormayın. Hele ki birini üstünü değiştirirken görmesin, hemen o da talip oluyor yeni giysiler giyinmeye. Giyindikten sonra da bak bak diyerek etrafta dolaşıp gösteriyor herkese. Kıyafetle de bitmiyor bu seramoni; saçlar taranıp toka da takılacak Uslu uslu duruyor önümüzde onu güzelleştirmemizi bekler gibi.

07 Haziran 2007

Havuz Sezonunu Çoktan Açtıkk

Zaman öylesine büyük bir hızla akıyor ki arkasından yetişmek gerçekten mümkün olmuyor.
Günlük koşuşturmacalar içinde bir bakıyorum benim bebeklerim büyümüş, saçları uzamış, boyları farklılaşmış, gelişmişler serpilmişler. Sonra o zamanı durduruvermek geliyor içimden bu hızla akar giderse onların evden uçacağı, benden bağımsız olacakları zaman hemen geliverecekmiş gibi geliyor.


Ama ben onları daha çok çok uzun zaman yanıbaşımda, dizimin dibinde, yattığım odanın yanında, sabah uyandığımda bazen yanıbaşımda, mutfakta yemek yaparken ayaklarımın dibinde, kolumun hemen altında istiyorum. Şöyle sıka sıka, koklaya koklaya sarılayım, onu yeniden içime alayım istiyorum. Zaman dur biraz yavaşla, yetişemiyorum ne senin hızına ne de kızların büyüme hızına.Acele etme ne olur, bekle bugünlere daha doyamadan doyamayacağım başka günler taşıyacaksın bana.




Nerden takıldım zaman meselesine derseniz neredeyse 2 ay olacakmış Defnoş'un son resimlerini buraya koyalı. Halbuki biz bu bulaşık makinesi resimlerinde sonra ne çok zamanlar geöirdik ne çok resimler çektik.

Mesela aslında biz daha o zaman açtık havuz sezonunu ama bir fırsat bulup resimleri koyamamış çok meşgul anne. Şu an iki arada bir derede bir kaç havuz sefasından kare ulaştırayım sizlere. Bunları koyayım ki sıra diğerlerine gelsin siz de görün benim güzel kızlarım nasıl büyümüş diye.

Tombiş küçük kızımın löp löp etlerine bakıncada maşallah demeyi sakın unutmayın.

Ege Dubaiden gideli çok oldu ama Ezgi ile o güzel arkadaşlıkları bu güzel karelerde saklı saklı sonsuza dek.
Sadece karelerde kalmayacak elbet hep sürecek. Bekle Ege Ezgi geliyor çok yakında seninle oynamaya.

Defnoşta peşinden koşacak oyundan bir rol kapabilmek için, dostluğunuzun güzel etkisine girebilmek için.

14 Nisan 2007

Mutfakta

Geçen gün küçük hanım iş üstündeyken basılıp flaşlar patlamaya başlayınca şaşırdı kaldı. İlginin üzerinde toplandığına sevinsin mi yoksa daha henüz tertemiz bulaşıkları karıştıramadığına mı yansın bilemedi. Üstelik biri annesi olmak üzere iki kadın farklı açılardan gülerek durmadan resmini çekiyorlardı. Sonunda o da bir çok ünlünün basın! karşısında yaptığı gibi çareyi sıkılarak gitmekte buldu. Ama heyhat, sonuçta bu eylem için bile onlardan yardım istemek zorunda kaldı. Yılmadı, özgürce karıştırdığı anlarda gelecekti biliyordu.